25 Mayıs 2017 Perşembe

SON NEFES

                Garip bir yol başlangıcı mesafeler;
Okunmaktan çok yazılmak için yazılıyor cümleler.

                Uzun bir düşünce seline maruz kaldığım şu günlerde, anıları biriktirmeye değil onları harcamaya karar verdim.  Paylaşmaya, anlatmaya, doyasıya yaşamaya… Anıları biriktirip saklamaktansa -belki torunlara kalır diye, sadece anları -belki torunlarımın evleneceği insanları dünyaya getirecek insanlarla, yaşamaya karar verdim.
                Düşünsenize işin sonunda hepimiz ölüyormuş ve her şey bitiyormuş. Ne kadar güzel olurdu. Evet sevgili okur farkındayım, zaten ölüyoruz ve bitiyor değil mi? Maalesef ölüyoruz ve bitmiyor. Burada değindiğim konu asla ölümden sonraki hayat değil bu arada. Oraya ben bilmiyorum. Bilenlerle de henüz tanışmadım. Evet ölüyoruz. Bedenen ölüyoruz, ancak fikirlerimiz? Konuştuklarımız? Söylediklerimiz? İnandıklarımız? Bence onlar ölmüyorlar. Küçük birer parça olarak -ve evet bizden birer parça olarak, yaşamaya devam ediyorlar.
                Aslında olay tam da bu bence. Kendimce… İnsanlarla harcadığım her an sonsuzlukta bir nefes oluyor ve ölsek de madden, ölümsüzleşiyoruz sonlu denilen muammalarda.
                Belki de bu ufak dokunuşlar, öyle bir yer ediyor ki birilerinin içinde, cennette -nasıl bir yer inanın bilmiyorum- dahi yaşatıyoruz bizden birer parça. Bu olamaz mı onca dinin manası? Bilemiyorum.
Yine de ne kadar çok an harcarsak birlikte ve anı biriktirmekten çok anı paylaşırsak, bence dünya haritasında coğrafi koordinatlarını bilmediğimiz, yerini dahi gösteremediğimiz bir yerlerde, dillerini hiç bilmediğimiz insanların yüzlerinde bir gülümseme vesilesi olabiliriz ve bu gülümseme bir papağanın yaşamasına vesile olabilir. Sonra o papağanın üçüncü yumurtası, evladımızın o bilmediğimiz insanların arasında, hayatının kurtarılmasına vesile olabilir.

Kim bilir… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder