Bir hayli engelin ötesinde yanan
bir ışık görüyorum. Karanlık yanımdan aydınlığına uzanıyorum.
Söyle Neredeyim,
Hangi Nefesleyim,
Bakabilsem gözlerinden,
Görebilir miyim içinden?
Yaşamak istiyor muyum, bu hayatı,
bu şekliyle? Kavuştum mu hayallerime? Öğrenmekten dahi bihaber bey efendilerin
(!) insafında… Ne de güzel hayallerim ve dahi umutlarım vardı oysa. Kendi
kompleksleri kişiliklerinin üzerine çıkmış insanlar tarafından yağmalanıp talan
edilmeden önce. Koşarak geldiğim yerden kaçarak dönmek istemem galiba bu
sebepten. Hadi her şey tamam da “öğüt” diye ders mi verilir? Ya öğüt ver ya
dersini anlat. İkisini bir eyleyip muhtevalarını mahvetme de ne istersen yap be
bey efendi.
“Yiğirmi dokuz hece,
Okursun uçtan uca,
Sen elif dersin hoca,
Manası ne demektir” – Yunus Emre
Yönü değiştirmek vakti sanırım Can. Yol almak zamanı şimdi.
Beylerle oyalanmak vakti değil şimdi. Sana sadece şikayet ürettiren ve
kendileri dedikodu dışında bir şey üretemeyen insanların arasında kalmak zamanı
değil şimdi, oradan uzaklaşmak vaktidir. Ferman onlardaysa “ilim dağları”
bizimdir! Dediği gibi Fatih’in; onların hayallerinin bile ulaşamayacağı yerler
için savaşmalısın. Yoksa bu beylerin girdaplarından kurtulamayacaksın. Olman
gerektiği gibi ol, “… Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112).
"Biliyor musunuz?
Ben bu çağdan nefret ettim.
Etimle, kemiğimle nefret ettim!" – A. Cahit Zarifoğlu
Her kurumu yozlaşmış bir
akademinin neferi olmaktan, ilim yerine dedikodu üreten akademiklerin asistanı
olmaktan, vatanı için, milleti için, insanlık için çalışanları sırf otoritesi
için harcayanların peşinden gitmekten, aşksız toplumlar var edip sokakların
banka dükkanı dolmasına sebep olan sosyal bilimcileri onaylamaktan, hiçbir
katma değer üretmeyip sadece spekülasyonlar ortaya koyan, kerametleri kendinden
menkul sözde bilim insanlarının sözlerini dinlemekten, öğretmeyi kendi
tekelinde sanan otorite tutkunu, pedagoji yoksunu, öz dilini dahi düzgün
kullanmaktan aciz, eleştiriyi dahi kaldıramayan, isimde öğretim üyesi cisimde
beceriksizlik abidesi akıl yoksunu fukaraların öğrencisi olmaktan nefret ettim.
“Biliyorum yaklaşıyoruz her an
Biliyorum oruçlu doğar insan
Ölümün iftar sofrasına.” – A. Erdem Bayazıt
Yazmasam ve sen okumasan
çatlardım sayın okuyucu, Hakkını helal et! Sürç-i lisan etmişsek affola!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder