25 Mart 2019 Pazartesi

Söz Hali


Bir hayli engelin ötesinde yanan bir ışık görüyorum. Karanlık yanımdan aydınlığına uzanıyorum.


Kendime çıktığım bir yolculuk halindeyim sanırım. Bedenimin tüm her şeyiyle isyan etmesi bundan olsa gerek. Her tarafım şikayet dolmuş içimde. Buram buram şikayet kokmaya başlamışım, hissediyorum. Ay’ı kararıyor bu yüzden gönlümün. Gönül sultanımsa -o beni bırakmaz elbet- uzak duruyor sanki, hem de yanı başımda. Bir nefes alsam uzanacağım elbet de nefesi nasıl vereceğimden korkar oldum sanırım.

Söyle Neredeyim,
Hangi Nefesleyim,
Bakabilsem gözlerinden,
Görebilir miyim içinden?

Yaşamak istiyor muyum, bu hayatı, bu şekliyle? Kavuştum mu hayallerime? Öğrenmekten dahi bihaber bey efendilerin (!) insafında… Ne de güzel hayallerim ve dahi umutlarım vardı oysa. Kendi kompleksleri kişiliklerinin üzerine çıkmış insanlar tarafından yağmalanıp talan edilmeden önce. Koşarak geldiğim yerden kaçarak dönmek istemem galiba bu sebepten. Hadi her şey tamam da “öğüt” diye ders mi verilir? Ya öğüt ver ya dersini anlat. İkisini bir eyleyip muhtevalarını mahvetme de ne istersen yap be bey efendi.

“Yiğirmi dokuz hece,
Okursun uçtan uca,
Sen elif dersin hoca,
Manası ne demektir” – Yunus Emre

Yönü değiştirmek vakti sanırım Can. Yol almak zamanı şimdi. Beylerle oyalanmak vakti değil şimdi. Sana sadece şikayet ürettiren ve kendileri dedikodu dışında bir şey üretemeyen insanların arasında kalmak zamanı değil şimdi, oradan uzaklaşmak vaktidir. Ferman onlardaysa “ilim dağları” bizimdir! Dediği gibi Fatih’in; onların hayallerinin bile ulaşamayacağı yerler için savaşmalısın. Yoksa bu beylerin girdaplarından kurtulamayacaksın. Olman gerektiği gibi ol, “… Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112).

"Biliyor musunuz?
Ben bu çağdan nefret ettim.
Etimle, kemiğimle nefret ettim!" – A. Cahit Zarifoğlu

Her kurumu yozlaşmış bir akademinin neferi olmaktan, ilim yerine dedikodu üreten akademiklerin asistanı olmaktan, vatanı için, milleti için, insanlık için çalışanları sırf otoritesi için harcayanların peşinden gitmekten, aşksız toplumlar var edip sokakların banka dükkanı dolmasına sebep olan sosyal bilimcileri onaylamaktan, hiçbir katma değer üretmeyip sadece spekülasyonlar ortaya koyan, kerametleri kendinden menkul sözde bilim insanlarının sözlerini dinlemekten, öğretmeyi kendi tekelinde sanan otorite tutkunu, pedagoji yoksunu, öz dilini dahi düzgün kullanmaktan aciz, eleştiriyi dahi kaldıramayan, isimde öğretim üyesi cisimde beceriksizlik abidesi akıl yoksunu fukaraların öğrencisi olmaktan nefret ettim.

“Biliyorum yaklaşıyoruz her an
Biliyorum oruçlu doğar insan
Ölümün iftar sofrasına.” – A. Erdem Bayazıt

Yazmasam ve sen okumasan çatlardım sayın okuyucu, Hakkını helal et! Sürç-i lisan etmişsek affola!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder