21 Ocak 2019 Pazartesi

Kaldığı Yer


Bir vakitler oldu bana, gözlerim arar durur. Sevgi cümlelerinden öte gönlüm “Sen”de huzur bulur.

Kimyasalların vücudumuza hunharca dalış yaptığı şu günlerde, sağdan ve soldan etkisi altında kaldığımız mor ötesi (bilmem belki x ray) ışınlarının vücudumuza olan yolculuklarını seyrediyoruz. Ne kadar da anlamsız bir yerden başladım konuya. Yine kafamda delice sorular, yine yazmak isteği gönlümün ve dertsiz başa dert almaktan korkması kalemimin.

“Bir umuttur” dediği yaşamak şairin, heh işte tam bu noktadan serzenişlerimi, güzel gönüllerinize sunuyorum. Dünya mı çok karanlık yoksa benim mi gözlerim bozuk, bilemiyorum. Birkaç haber bekliyorum posta güvercinlerinden. Gerçi güvercinler de gitti ya çoktan neyse… Cümle cümle kurulan hıçkırıklar var içimde ve burnumu tıkayıp üç yudumda su içmem gerektiğini tavsiye etmez oldu kimse.

Kimse… Varlığı sır olan kişi ya da varlığı hiç bulunmayan. Kalabalık bir kasabanın, yalnız hisseden çocuklarını tanımlayan kelime, “kimse’siz”. Öyle ağır bir bunalım ki içinde, Ay'ı gönderip yakamozu tutmak istiyor gönlünce. Oysa mısraların yazıldığı yerde deniz bile yokken. İşte böyle bir umut içinden sesleniyoruz insansızlığımıza: “Yakamozsun sen!”

Kasabanın yalnız çocukları demiştim yukarıda bir yerde, yeni dünya düzeni işte, bu hep böyle. Son asırda yalnızlık hissedilenden ziyade yaşanan oldu kaderde. Neyse…

Uyumadan önce “vicdan muhasebesi” yapın derdi ilkokul öğretmenim. Belki de bu yüzden iktisat politikalarında birer sayıdan ibaret kaldık yaşarken, ne dersin öğretmenim? Vicdanlarımız bile mali müşavirlere emanet edilmişse…

Boş konuşuyorsun Can, boşa değil doluya gerek kelimeler, israf haram imiş, unutma! Ne yapsak, müjganla ağlaşsak mı? Öyleyse bir mahur beste bulmak gerek şimdi. Bulan varsa ses etsin, bulamayanlar da kalbinin sesini dinlesin çünkü;

“Enfraktında yüreğinin”, memleket sevdası atan herkese selam olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder