Neresinden
baksak yarım kalmış bir an, yazmaya da yok keyif de söyleyen var sol yanda.
Yoksa beklediğimizden de değil aradığımız. Neredeyiz yahut kimleyiz?
Bir
şehre bir öğretmen gelir, şehir değişir. Bir şehir değişir, bir ülke gelişir.
Bir ülke tüm insanlığı yetiştirir. Belki de insanlığa yetişir. Kaçmak üzere
gibi de…
Hatalıymış
tüm dersler, kusura bakmayın öğretmenlerim. İnsanlık düşmezken dilden, düşmeye
durmuş tenden. Koşar gelir yetişir dedikleri, koşmuyor, gelmiyor, yetişmiyormuş
hocam.
İsyan mı
edersin Can? Yetmedi mi yetişenler? Yettiler elbet, yetmezler mi hiç? ALLAH
cümlesinden razı olsun.
Beklemiştim
ama işte, canımdan can olanların Can’dan öte gideceklerini beklemiştim. Nasıl
üzülmez ki insan? Çocukluğun, gençliğin kısacası ömrün… Sonra bir de bak ki,
gönül bambaşka atarmış, insan can bildikleriyle, daha çok yalnız kalırmış.
Söylesen
şimdi içte kalanları, derler ki: “Ama ben bunu hak ediyorum, hem sana ne kendim
kazandım kendim harcıyorum”. Şuraya koca bir “yok ya!” bırakayım da alınan
alınır belki. Gerçi burayı da alınmasını istediklerim değil, aksine hiçbir
nefeste kötü düşünmediklerim okuyor ya napsak bilemedim.
İyisi mi sen
üstüne alın sevgili biricik okur, sen üstüne alın ki, belki bir yerlerde sana
da içte kalanları söyleyemeyen bir dost/sevdalı/arkadaş vardır. Belki bu
cümleler sana onu hatırlatır. Ama mutlaka hatırla onu, yarıda bırakma. Çünkü
insan birisiyle/birileriyle bütün olup sonra onsuz/onlarsız kalınca kendini çok
eksik hissediyor. Tüm ülke derman sunsa derdine, yetmiyor.
Hem belki
şehre bir öğretmen gelir, iklim değişir Türkiye bir vatandan çok daha fazlası
olur, “gülümse”…
Siz isimlerini
asla sayamayacağım cümle kahramanlar cümlenize bolca selam ve dua…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder