Hecesiz cümlelerin içinde boğulan
bir gece, gecenin kuytusunda soluk kalmış bir nefes, arka fonda “Sezen Aksu
Klasikleri”. Kolay değil ha öyle yazmak. Bunca zaman sonra içinden çıkanları
haykırmak…
Bekleyişlerin yorulduğu, umutların
sona yaklaştığı, savaşmaktan vazgeçilen anların depreşmesinin vakitlerinde bir gecedeyiz
sevgili okuyan. Bakma birinci çoğul şahıs eklerime yalnızım. Ve yalnızlığım
kimsesizliğimden değil, yanımda olmasını istediğimi yanımda hissedememekten. O
kim mi? Belki hiç kimse belki herkes, belki biçimsiz, belki kalabalıklar
arasında bir suret. Kimliği pek açık ve fazlasıyla gizli. O yüzden kim
olduğundan ziyade, yanımda hissedemeyişimde tüm hikaye.
Bu arada dünya hala kötü, hala çaresiz
ve hala sessiz. Derin bir uyku halinde sanki güzellik, iyilik ya da “yaşadığın
yeri cennete çevir” cümlesi. Tabi kötülük, çirkinlik ve bunların tabi sonucu
zulüm ise kocaman bir dev suretinde uyanık. İnsanlık mı? Tanışırsan söyle bana
da.
Ah bu sessizlik, ah bu çaresizlik…
En iyisi çeyrek ekmek arası sucuk…
Demli çay sohbetlerini özledim,
gözlerinde dünyayı görmeyi bekledim. Soru şurada dursun; “Mimik neb?”
Selam tüm canların üzerine olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder