14 Şubat 2018 Çarşamba

KILNARAK

Hecesiz cümlelerin içinde boğulan bir gece, gecenin kuytusunda soluk kalmış bir nefes, arka fonda “Sezen Aksu Klasikleri”. Kolay değil ha öyle yazmak. Bunca zaman sonra içinden çıkanları haykırmak…

Bekleyişlerin yorulduğu, umutların sona yaklaştığı, savaşmaktan vazgeçilen anların depreşmesinin vakitlerinde bir gecedeyiz sevgili okuyan. Bakma birinci çoğul şahıs eklerime yalnızım. Ve yalnızlığım kimsesizliğimden değil, yanımda olmasını istediğimi yanımda hissedememekten. O kim mi? Belki hiç kimse belki herkes, belki biçimsiz, belki kalabalıklar arasında bir suret. Kimliği pek açık ve fazlasıyla gizli. O yüzden kim olduğundan ziyade, yanımda hissedemeyişimde tüm hikaye.
Bu arada dünya hala kötü, hala çaresiz ve hala sessiz. Derin bir uyku halinde sanki güzellik, iyilik ya da “yaşadığın yeri cennete çevir” cümlesi. Tabi kötülük, çirkinlik ve bunların tabi sonucu zulüm ise kocaman bir dev suretinde uyanık. İnsanlık mı? Tanışırsan söyle bana da.
Ah bu sessizlik, ah bu çaresizlik… En iyisi çeyrek ekmek arası sucuk…
Demli çay sohbetlerini özledim, gözlerinde dünyayı görmeyi bekledim. Soru şurada dursun; “Mimik neb?”

Selam tüm canların üzerine olsun! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder