19 Aralık 2021 Pazar

Elveda

 Nasıl bir şey bu biliyor musun? Bir zamanın içinde belli bir mekâna kapanıyorsun. İnsanlardan uzaklaşıyorsun. Çünkü artık bazı şeyler tahammül sınırını zorluyor. Tabiri caizse hüsnü zannını yitiriyorsun. Sonra bir el seni alıp çıkartıyor oradan. O el bir anda tüm hayatın oluyor.

Başka kimseyle vakit geçirmek istemiyorsun. Kimseye bir şeyler anlatmak istemiyorsun. Kimseyi istemiyorsun. Kimseden bir şey beklemiyorsun. Tek beklentin var onunla olmak, sadece onunla. Tabi bu işin aslı böyle olmuyor. Çünkü o da bir başka hayatta var olmak durumunda ve senin ona ayırdığın zamanı sana ayırmayı tercih etmiyor. Haklı da sen de birçok insana böyle davranmıyor musun? Ona ayırdığın zaman için birçok insanın seninle olacağı zamanı hiçe sayıyorsun. Anlamsız bir beklentiler bütününe giriyorsun sonra. Çıkmaz bir sokağa.

Sonra bir zaman geçiyor. O çıkmazda onun sana lütfettiği kadar sosyalleşiyorsun. Çünkü her şeyini o yaptın bir kere. Artık dilediği gibi oynatıyor seni. Dilediği gibi oynuyor seninle. Kendin olmaktan vazgeçmişsin çünkü. İşte o an fark etmelisin. O seninle oyunlar oynamıyor. O hayatına devam ediyor. Ya girdiğin çıkmazdan çık ve hayatını kur ya da kimseyi suçlama. Nasıl da sert geliyor cümleler şimdi boğazdan aşağıya. İki bedende tek ruh masallarına inanma. 21. Yüzyıldayız artık sekülerlik var. Yani hepimiz farklı bedenlerdeki tek ruhuz. Niye çünkü ruhsuzlaşmanın ebedi çağında var ediyoruz benliklerimizi. Vay be ne dedim ben öyle…

Bırak kardeşim 19. Yüzyıl romantizmini. Hikâye kahramanları gibi hayatını adama kimseye. Önce kendin barış kendinle. Bırak herkes yaşasın hayatını. Bırak herkes kendiyle barışsın önce. –Ama ben haklıyım- naraları da atma. Bu dönemde böyle “9-6” kıyası diye bir saçmalık nedeniyle herkes haklıymış. Çünkü sen kendi gördüğün kadar onun gördüğünü göremezmişsin. “Ama gerçekler…” Boş ver kardeşim gerçekleri. Sen mi ikna edeceksin bu anlamsız bakışları.

Bakma sen benim umutsuz haykırışlarıma. Doğru kapıya sığın. Doğru kapıyı çal. Kendinden vazgeçme. Dik dur ama dikleşme. Bir de seni çıkmaz sokaklara sokuyorsa hayatının bir yanı, boş ver onu. Gerek yok. İnan bana seni oraya sürükleyen de bilmiyordur, bunu yaptığını. Unutma insanız, ibadetimizde bile kibir olabiliyor. O yüzden yol belli, çıkmazlarda vakit kaybetme. Seni sen olmaktan uzaklaştıran her şey ne kadar güzel gibi gelse de kesinlikle aldatmacadan ibarettir. Zaten uyarı da buna karşı değil mi? Her seferinde sorması Yaradan’ın “akletmez misiniz?”, “görmez misiniz?”, diye.

Seni karanlık dehlizinden kurtaran el, seni sen için mi kurtarmış, yoksa kendi için mi buna dikkat et. Neyse fazla nasihat kalbe zarar. Hoş kal. Hoşça kal sevgili okur. Bu bloğa bir daha yazar mıyım, bilmiyorum. Şimdilik gidiyorum. Elveda…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder